DOSTOYEVSKI
11 Kasım 1821'de Moskova’da doğdu. Tam ismi Fiodor Mihayloviç Dostoyevski. Babası bir ordu cerrahı, annesi bir tüccarın kızıydı. Annesinin yardımıyla evde başladığı eğitimini özel bir okulda sürdürdü. Babası sert ve acımasızdı. Annesinin koruyucu tavırlarına sığınıyordu. Annesini 15 yaşında kaybetti. 1837'de girdiği Petersburg Askeri Mühendis Okulu’nu bitirdi. Öğrencilik yıllarını Rus ve Avrupa edebiyatının önde gelen yazarlarının eserlerini okuyarak geçirdi. Kısa bir süre askerlik yaptıktan sonra ayrılıp edebiyatla uğraşmaya başladı. Topraklarında çalışan köylüler tarafından öldürülen babasından az bir miraz kalmıştı. İlk romanı "İnsancıklar"ı 1846'da yazdı. 1954'te basılan bu roman ilk Rus toplumsal romanı sayılır. Bu eserin basılmasından sonra ünlendi. 1846'da yazdığı ikinci romanı "Öteki" yeterli ilgiyi görmedi. Ünü giderek kayboldu. 1951 tarihli "Ev Sahibesi", 1848'de yazdığı "Beyaz Geceler" ile "Yufka Yürekli" romanları da ilgi görmedi. 1849'da yazdığı "Netoçka Nezvanova" romanı da beklenen başarıyı getirmedi.
Politikayla ilgililenmeye başladı genç liberallere katıldı. Çar 1. Aleksandr'ın güvenlik güçleri tarafından, "devleti yıkmaya çalıştığı" suçlamasıyla arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. İdama mahkum edildiler. Kendisinin kurşuna dizilmesi hazırlıklarını izlemek onda derin etkiler bıraktı. İdamdan son anda vazgeçildi, Sibirya’da 4 yıl ağır hapse ve 4 yıl askerlik yapmaya mahkum edildi. Sibirya'daki cezaevi günlerinde birlikte yaşadığı mahkumları gözlemleyerek Rus halkını daha yakından tanıma fırsatı buldu. Ancak zor koşullar nedeniyle sara nöbetleri geçirmeye başladı. Bu rahatsızlığın etkileri de birçok eserine yansıdı. 1854'te cezaevinden çıkıp askerliğe başladı. Subaylığa kadar yükseldi. 1857'de dul bir kadınla evlendi. Bu evlilik maddi sorunlarını artırdı. Tekrar yazmaya karar verdi. Askerlik cezasının da bitmesi üzerine Petesburg'a döndü. Yeni Çar 2. Aleksandr'ı destekledi. Kardeşi Mihail ile birlikte "Vremya" adlı bir dergi çıkardı. Bu dergi ve dergide yayınlanan romanları yeniden tanınmasını ve eski ününü kazanmasını sağladı. 1862'de Fransa, İngiltere ve İtalya'yı kapsayan bir yurtdışı gezisi yaptı. Aynı yıldergi kapatıldı. Dostoyevski, Almanya'nın Wiesbaden kentine gitti. Burada kumara başladı.
Rusya'ya dönüşünde "Epoha" isminde yeni bir dergi çıkardı. 1864'te eşini ve kardeşi Mihail'i kaybetti. Borca battı. Kurtulmak için Avrupa'ya kaçtı. Wiesbaden'de kumarda bütün parasını kaybetti. Yayıncısından borç alıp 1865'te Rusya'ya döndü. 1867'de steno ile romanlarının yazımında kendisine yardım eden Anna Snitkina ile evlendi. Bir kere daha borca boğulduğu için yeni eşiyle yine yurt dışına çıktı. Yoksulluk ve para peşinde ülke ülke dolaştı. Ama romanlarını yazmayı da sürdürdü. Bir kere daha yayıncısının desteğiyle Petesburga'a döndü. Tutucu bir haftalık dergi olan "Grajdanin"in başına geçti. 1 yıl sonra bıraktı. Bu dönemde eksi itibarını ve ününü tekrar kazandı. En büyük romanı "Karamozof Kardeşleri" yazmaya 1879'da başladı. 1880'de şair Aleksander Puşkin'in ölüm töreninde konuşmayı o yaptı. Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi'nin edebiyat bölümüne seçildi. Yaşamının son döneminde Petersburg yakınlarında küçük bir kasaba olan Staraya Russa'da yaşadı. 9 Şubat 1881'de burada yaşamını yitirdi. Günümüzde de en çok okunan yazarlar arasında yer alır. Eserlerinde iki dünya savaşı arasında yaşayan bir kuşağı rahatsız eden ahlaksal, dinsel, siyasal konuları etkileyi bir dil ve ustalıkla dile getirdi. Gözlemlerinin keskinliği, ayıntılara verdiği önem, karmakarışık yaşamından çıkardığı sağlam karakterleri ve roman kurgulamadaki ustalığıyla Avrupa'da ve ülkesinde kendisinden sonra gelen hemen tüm yazarlar üzerinde etkili oldu. Batılı ülkelerin edebiyat ve düşün yaşamında önemli bir rol oynadı. Varoluşçuluk akımının temel kaynaklarından biri sayılır.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Sözleri
ESRLERİ:
11 Kasım 1821'de Moskova’da doğdu. Tam ismi Fiodor Mihayloviç Dostoyevski. Babası bir ordu cerrahı, annesi bir tüccarın kızıydı. Annesinin yardımıyla evde başladığı eğitimini özel bir okulda sürdürdü. Babası sert ve acımasızdı. Annesinin koruyucu tavırlarına sığınıyordu. Annesini 15 yaşında kaybetti. 1837'de girdiği Petersburg Askeri Mühendis Okulu’nu bitirdi. Öğrencilik yıllarını Rus ve Avrupa edebiyatının önde gelen yazarlarının eserlerini okuyarak geçirdi. Kısa bir süre askerlik yaptıktan sonra ayrılıp edebiyatla uğraşmaya başladı. Topraklarında çalışan köylüler tarafından öldürülen babasından az bir miraz kalmıştı. İlk romanı "İnsancıklar"ı 1846'da yazdı. 1954'te basılan bu roman ilk Rus toplumsal romanı sayılır. Bu eserin basılmasından sonra ünlendi. 1846'da yazdığı ikinci romanı "Öteki" yeterli ilgiyi görmedi. Ünü giderek kayboldu. 1951 tarihli "Ev Sahibesi", 1848'de yazdığı "Beyaz Geceler" ile "Yufka Yürekli" romanları da ilgi görmedi. 1849'da yazdığı "Netoçka Nezvanova" romanı da beklenen başarıyı getirmedi.
Politikayla ilgililenmeye başladı genç liberallere katıldı. Çar 1. Aleksandr'ın güvenlik güçleri tarafından, "devleti yıkmaya çalıştığı" suçlamasıyla arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. İdama mahkum edildiler. Kendisinin kurşuna dizilmesi hazırlıklarını izlemek onda derin etkiler bıraktı. İdamdan son anda vazgeçildi, Sibirya’da 4 yıl ağır hapse ve 4 yıl askerlik yapmaya mahkum edildi. Sibirya'daki cezaevi günlerinde birlikte yaşadığı mahkumları gözlemleyerek Rus halkını daha yakından tanıma fırsatı buldu. Ancak zor koşullar nedeniyle sara nöbetleri geçirmeye başladı. Bu rahatsızlığın etkileri de birçok eserine yansıdı. 1854'te cezaevinden çıkıp askerliğe başladı. Subaylığa kadar yükseldi. 1857'de dul bir kadınla evlendi. Bu evlilik maddi sorunlarını artırdı. Tekrar yazmaya karar verdi. Askerlik cezasının da bitmesi üzerine Petesburg'a döndü. Yeni Çar 2. Aleksandr'ı destekledi. Kardeşi Mihail ile birlikte "Vremya" adlı bir dergi çıkardı. Bu dergi ve dergide yayınlanan romanları yeniden tanınmasını ve eski ününü kazanmasını sağladı. 1862'de Fransa, İngiltere ve İtalya'yı kapsayan bir yurtdışı gezisi yaptı. Aynı yıldergi kapatıldı. Dostoyevski, Almanya'nın Wiesbaden kentine gitti. Burada kumara başladı.
Rusya'ya dönüşünde "Epoha" isminde yeni bir dergi çıkardı. 1864'te eşini ve kardeşi Mihail'i kaybetti. Borca battı. Kurtulmak için Avrupa'ya kaçtı. Wiesbaden'de kumarda bütün parasını kaybetti. Yayıncısından borç alıp 1865'te Rusya'ya döndü. 1867'de steno ile romanlarının yazımında kendisine yardım eden Anna Snitkina ile evlendi. Bir kere daha borca boğulduğu için yeni eşiyle yine yurt dışına çıktı. Yoksulluk ve para peşinde ülke ülke dolaştı. Ama romanlarını yazmayı da sürdürdü. Bir kere daha yayıncısının desteğiyle Petesburga'a döndü. Tutucu bir haftalık dergi olan "Grajdanin"in başına geçti. 1 yıl sonra bıraktı. Bu dönemde eksi itibarını ve ününü tekrar kazandı. En büyük romanı "Karamozof Kardeşleri" yazmaya 1879'da başladı. 1880'de şair Aleksander Puşkin'in ölüm töreninde konuşmayı o yaptı. Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi'nin edebiyat bölümüne seçildi. Yaşamının son döneminde Petersburg yakınlarında küçük bir kasaba olan Staraya Russa'da yaşadı. 9 Şubat 1881'de burada yaşamını yitirdi. Günümüzde de en çok okunan yazarlar arasında yer alır. Eserlerinde iki dünya savaşı arasında yaşayan bir kuşağı rahatsız eden ahlaksal, dinsel, siyasal konuları etkileyi bir dil ve ustalıkla dile getirdi. Gözlemlerinin keskinliği, ayıntılara verdiği önem, karmakarışık yaşamından çıkardığı sağlam karakterleri ve roman kurgulamadaki ustalığıyla Avrupa'da ve ülkesinde kendisinden sonra gelen hemen tüm yazarlar üzerinde etkili oldu. Batılı ülkelerin edebiyat ve düşün yaşamında önemli bir rol oynadı. Varoluşçuluk akımının temel kaynaklarından biri sayılır.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Sözleri
- Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanlıştır ya da insan.
- Düştüğünde Yanında Olan Değil, Kalkman İçin El Uzatan Dosttur. Unutma, Kötü Günde Katkısı Olmayanın İyi Günde Hissesi Yoktur.
- Bil ki, İnsanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma, Yokluğu birşey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.
- Kalp birkez kırıldı mı, Hiç kimseye aldırmaz ve hiçbirşeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu, ama huzurun başlangıcıdır bu.
- Ne garip değil mi ? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, Sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
- Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
- İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.
- Tok olan açın halinden anlamaz derler; ama bazen, aç olan da açın halinden anlamıyor...!
- Hayatta hep mutlu olursam, Hayalini kuracak neyim kalır?
- Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun.
- Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de.
- Güzel bir kadın göze, İyi bir kadın kalbe hoş görünür. "Birincisi pırlanta gibi ama geçici, İkincisi mutluluk kadar gerçekçidir.
- Hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım.
- Rahatlıkla mutluluk olmaz. Mutluluk acıyla elde edilir. İnsanoğlu hayata mutlu olmak için gelmemiştir.
- Kadını kalkındıran,onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır.
- Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek Aslında senin çoktan terkedilmiş olduğundur...
- Bazen susarsın.. yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.
- Kadınlar sözleriyle değil, gözleriyle konuşur aslında. Bu yüzden onları anlamak için dinlemek yetmez, izlemek gerek yalnızca.
- Kimbilir insanların seni aşağılaması belki daha iyidir. Böylelikle hiç olmazsa kendilerini sevmek zahmetinden kurtarıyorlar.
- Bazı insanlar gülüşleriyle kendilerini büsbütün ele verirler, siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anlayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir gülüş bazen iğrenç olur, iyi görebilmek için her şeyden önce içten olmak gerekir.
- Gülüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. Yalnız çocuklar kusursuz bir gülüşle gülmesini bilirler.
- Gururlu bir insan, ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp, küçümseyen insandır.
- Buluşlar gerçekleştirenler, dahiler alanlarıyla ilgili çalışmalarının ilk yıllarında çoğu kez son yıllarında da toplum tarafından hep birer salak olarak görülmüşlerdir.
- İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü, başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.
- İnsan daima başına gelen felaketleri sayar, sevinçleri değil. Eğer saysaydı, dün...yanın kendisine yeterince mutluluk sunmuş olduğunu anlardı.
- Elindeki güç kadar oluyor, insanın isyanı da!
- İnsan, hayata iki anlam yükler: Biri ağlarken, diğeri gülerken ve tek bir kere kıymet bilir; O da elindekini kaybederken.
- Mutlu olmanın iki yolu var: Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkanlarınızı zorlayacaksınız.
- Her şey üstüne üstüne geliyorsa, Belki de sen ters gidiyorsundur..
- Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor karşı kaldırımdan. Umutsuz... Aşk, tam ortada duruyor. Adam bakıyor. Kadın ağlıyor. Aşk, geçip gidiyor.
- Kimilerine derler ki: Bu sersem, bundan adam olmaz." Bende diyorum ki: "Ne yapsınlar peki, yanlış hayat doğru yaşanmaz.
- Başarılı olmayı hedefleyen bir kimsenin, başına gelecek zararları ve yıkımları da göze alması gerekir. Bu da, sağlam bir kişiliğe sahip insanlarda bulunabilir ancak.
- Üstün zekalı insanlarda paradokssal düşünceler oluşur. Onlar yaşamları boyunca bu düşüncelerinden dolayı ızdırap çekerler. Ve düşünceleriyle birlikte yaşamanın bu denli acı verici, hatta imkansız olması için yüksek bir fiyat ödemişlerdir.
- Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptığınız zaman yaşam öyle güzel ki.
- Erkek, ulaşamadığı kadını lanetler. Kadın, ulaşamadığı erkeğe "aşk" der.
- Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin?” deseler.. “Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme” derdim.
- Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır...
- İnsanlar aptal olmasalar bile, şunu söyleyeyim ki, dehşetli nankördürler. Evet, hem de eşi bulunmaz bir nankör. Bana kalırsa insanı, iki ayaklı nankör yaratık diye tarif edebiliriz. Bu kadarla yetinirsek, en önemli kusuru unutmuş oluruz. İnsanın en büyük kusuru: Erdemsizliğidir.
- İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam, bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor. Gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor.
- Kadın, her ihtiyacını karşılayacak tek bir erkeği ister. Erkek ise, tek ihtiyacını karşılayacak her kadını.
- Gerektiği zaman ağlamaktan çekinme. Çünkü gözyaşları, söyleyemediklerini söylemek içindir.
- Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler..Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak !..Yoksa hangi balık boğmuş kendini ; Hangi serçe atlamış damdan.
- Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.
- Bir gün sana dair yazacak yer olursa, o yerde ilk karşılaşmamızı anlatırım ; Bu, bir şey ifade etmeyen boş bir hikayedir !..Ama ben ondan tam bir pramit yaptım...!
- Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
- Eğer sen, başkalarından kendine saygı beklersen bu onlar için büyük bir şeydir.Sadece kendine saygı duyabilirsen diğerleri de sana saygı duymaya mecbur kalır.
- Bil ki, 'mutlu son' diye birşey yoktur. Çünkü, Bir şeyde 'son' varsa orada mutluluk yoktur !
- Zerrece suçum olmadığı halde birtakım düşler kurarak kendi kendimi suçlu bulduğum olmuştur...!
- Birisini sevmek; onu Yaratıcı'nın kastettiği şekilde görmektir.
- İyi insan, gülüşünü sevdiğiniz kişidir.
- Üzülmek ve acı çekmek, büyük bilinçler ve derin yürekler için her zaman zorunludur.
- İnsan birşeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar.
- Hayat bir sınavdır; ama diğer sınavlara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanlış, tüm doğrularını götürebilir.
- Hayatımızda en yüce, en güçlü, en faydalı dayanağımız, ana baba evinden kalan hatıralarımızdır.
- Bir anne için, evladının kapısında durup, ondan sadaka ister gibi sevgi dilenmekten daha onur kırıcı bir şey olamaz.
- İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.
- Gözleri sürekli gözlerindeyse sana olan merakındandır; ama gözlerini senden kaçırıyorsa, o gözlerde sana ait birşeyler vardır.
- Seni benden koparıyorlar. Hayır, hayır! Seni değil; kalbimi koparıp götürüyorlar. Nasıl iştir bu? Hem ağlıyor, hem gidiyorsun.
- Kalbi olup da aklı olmayan bir kadın, aklı olup da kalbi olmayan bir kadın kadar mutsuzdur.
- Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağlanmak için bir arayıştan başka bir şey değildir.
- İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür.
- Sevmek; Güzel birinde aşkı aramak değil, Bir başkasında; 'Kendini bulmaktır.
- Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, 'kendini bulmaktır.
- Acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.
- Bir ağacın önünden onu sevmeden, onun var oluşundan mutluluk duymadan geçilebileceğini aklım almıyor.
- Eğer kirli bir ırmağı içine alıyorsan, bozulmadan kalabilmen için deniz olmalısın.
- Eğer karşındaki kişi kadınsa, yapacağın hamleyi iki kere düşünmen gerekir. Çünkü o hep bir adım öndedir.
- İnsanın yalnızca mutluluğa değil ,mutsuzluğa da ihtiyacı vardır.Mutluluk kadar mutsuzluk da gereklidir.
- Bir anlık mutluluklar değil mi yaşamı bunca güzel, bunca yaşanılası kılan?
- Sadece hayat veren değil, hayat verip hak eden, baba adını taşıyabilir.
- Hayatta elinden gelen herşeyi yapmadan, seçtiğin kadını sevmekten vazgeçip onu gerçek karakteriyle görmeye başlamadan önce evlenme.
- Bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kalırsa, sırf can sıkıntısı bile onu bir hayvana çevirebilir.
- Şuna kesinlikle inanın ki, halkını anlamayan, onunla bağlarını koparan insan bunu yaptığı ölçüde yurduna inancını yitirir, ya dinsiz olur ya da duygusuz bir odun.
- Amacına ulaşmak için hiçbir şeyi küçümseme, tam ulaşamazsan bile dene ; Belki başarırsın. Hepimizin güvenini bağladığımız şu ' Belki ' hiç de azımsanmayacak bir umuttur.
- Yeni bir adım atma, yeni bir kelime söyleme, insanların en fazla korktuğudur.
- Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
- Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
- Diyelim ki, derin bir acım var, karşımdakinin acımın ölçüsünü tam olarak öğrenmesi olanaksızdır. Çünkü o hiçbir zaman benliğime gitmez, sadece bir başkası olarak kalır.
- İnsanın kendisinden yüz cevirmeye, dünyada olup bitenleri gormemezlikten gelmeye hakkı yoktur.
- Kolay bulunan bir sevgi mi, yoksa insanı yücelten bir acı mı daha önemli ?
- Kadın, her şeyi gören gözü bile aldatır.
- Çocuk dünyanın en büyük saadetidir.
- Niyeti iyilik olan, karşılaştığı kötülüğe takılıp kalmaz.
- Şurası açıktır ki, biz sevgiyi acıya bulayarak severiz.
- Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
- Zamana güven, her şey unutulur.
- Tanrı olmasaydı herşey mûbah olurdu.
- Sevgi her zaman karşılık görür, kin de.
- Sevgi ile kin kalpte uzun süre barınamaz.
- Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kalmaktır.
- Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur.
- Evlenme boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah sağlam kalmazdı.
- İnsanoğlu çok derin bir varlıktır.Ben tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.
- Herkesin yanlış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; Herkesin yaptığı doğru, senin yaptığın yanlış olur.
- Rus’u kazıyın, altından kesinlikle Kazak çıkar.
- İyi yürekli akılsız bir aptal, kötü yürekli akıllı aptallar kadar mutsuzdur. Bilinen bir gerçek bu…İşte ben iyi yürekli, akılsız aptalın biriyim. Sen de zeki, kötü yürekli bir aptalsın. İkimiz de mutsuzuz, ikimiz de acı çekiyoruz.
Romanlar
- (1846) Bednye lyudi (Бедные люди); Türkçe yayım adı: İnsancıklar
- (1849) Netochka Nezvanova (Неточка Незванова); Türkçe yayım adı: Netochka Nezvanova
- (1861) Unizhennye i oskorblennye (Униженные и оскорбленные); Türkçe yayım adı: Ezilmiş ve Aşağılanmışlar
- (1862) Zapiski iz mertvogo doma (Записки из мертвого дома); Türkçe yayım adı: Ölüler Evinden Anılar
- (1864) Zapiski iz podpolya (Записки из подполья); Türkçe yayım adı: Yeraltından Notlar
- (1866) Prestuplenie i nakazanie (Преступление и наказание); Türkçe yayım adı: Suç ve Ceza
- (1867) Igrok (Игрок); Türkçe yayım adı: Kumarbaz
- (1869) Idiot (Идиот); Türkçe yayım adı: Budala
- (1872) Besy (Бесы); Türkçe yayım adı: Ecinniler
- (1875) Podrostok (Подросток); Türkçe yayım adı: Delikanlı
- (1881) Brat'ya Karamazovy (Братья Карамазовы); Türkçe yayım adı: Karamazov Kardeşl
Kısa Öyküler
- (1846) Dvojnik (Двойник. Петербургская поэма); Türkçe yayım adı: "Öteki"
- (1847) Roman v devyati pis'mah (Роман в девяти письмах); Türkçe yayım adı: Dokuz Mektupları Romanı
- (1847) "Gospodin Prokharchin" (Господин Прохарчин); Türkçe yayım adı: "Mr. Prokharçin"
- (1847) "Hozyajka" (Хозяйка); Türkçe yayım adı: "Ev Sahibesi"
- (1848) "Polzunkov" (Ползунков); Türkçe yayım adı: "Polzunkov"
- (1848) "Slaboe serdze" (Слабое сердце); Türkçe yayım adı: "Bir Yufka Yürekli"
- (1848) "Chuzhaya zhena i muzh pod krovat'yu" (Чужая жена и муж под кроватью); Türkçe yayım adı: "The Jealous Husband" Kıskanç Koca
- (1848) "Chestnyj vor" (Честный вор); Türkçe yayım adı: "An Honest Thief" Namuslu Bir Hırsız
- (1848) "Elka i svad'ba" (Елка и свадьба); Türkçe yayım adı: "A Christmas Tree and a Wedding" Bir Noel Ağacı Ve Düğün
- (1848) Belye nochi (Белые ночи); Türkçe yayım adı: Beyaz Geceler
- (1857) "Malen'kij geroj" (Маленький герой); Türkçe yayım adı: "Küçük Kahraman"
- (1859) "Dyadyushkin son" (Дядюшкин сон); Türkçe yayım adı: "Amcanın Rüyası"
- (1859) Selo Stepanchikovo i ego obitateli (Село Степанчиково и его обитатели); Türkçe yayım adı: Stepançikovo Köyü
- (1862) "Skvernyj anekdot" (Скверный анекдот); Türkçe yayım adı: "Tatsız Bir Olay"
- (1865) "Krokodil" (Крокодил); Türkçe yayım adı: "Timsah"
- (1870) "Vechnyj muzh" (Вечный муж); Türkçe yayım adı: "Ebedi Koca"
- (1873) "Bobok" (Бобок); Türkçe yayım adı: "Bobok"
- (1876) "Krotkaja" (Кроткая); Türkçe yayım adı: "Uysal Bir Ruh"
- (1876) "Muzhik Marej" (Мужик Марей); Türkçe yayım adı:Köylü Marey
- (1876) "Mal'chik u Hrista na elke" (Мальчик у Христа на елке); Türkçe yayım adı: Mesih'in Noel ağacı Boy de
- (1877) "Son smeshnogo cheloveka" (Сон смешного человека); Türkçe yayım adı: "Bir Adamın Düşü"
DÜNYA KLASİKLERİ WORLD CLASSICS
Fyodor Dostoyevski KİTAP ÖZETLERİ Fyodor Dostoyevski Book Summary
SUÇ VE CEZA
crime and punishment
Dört aydır evin kirasını verememişti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun süreden beri hasta olmasına rağmen yaşlı Teteri kadının evine gidebilirdi. Daha önceki yüksüğe 1.5 Ruble veren kadın yeni getirdiği saate baktı ve “1.5 Ruble” dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydı çünkü kata çıkana kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Yaşlı kadın, kız kardeşi ile beraber kalıyordu evde. Çok zengin olmasına rağmen, kız kardeşi hiç miras bırakmayacaktı. Kız kardeşini çoğu zaman döver, onun her işini takip etmesi gerektiğini düşünürdü.
Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldı ve dışarı çıkıp bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasına rağmen taşınıp sohbet etmekten kendini almamıştı. Marmeladov eşini çok seviyordu ve üç çocuğunu da; ama çok içyordu. O kadar ki ailenin geçimi için Sonya fahişelik yapmak zorunda kalmıştı. “Ne kadar fedakar bir kız bu Sonya” diye düşünmekten kendini almamıştı. Raskolnikov Marmeladov ‘un evine gittiklerinde eşi haykırışla onları yumruklamaya başladı. Hep içiyordu ve evdeki 20 Rubleyi götürüp içkiye vermişti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapik’i oraya bırakarak uzaklaştı. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya başladı mektubu. Annesinden gelmişti mektup. Annesi kız kardeşi Dunya’dan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adında çift memurluğu olan 45 yaşındaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onların eşyalarıyla beraber Petersbur’ga gelmesi için yardım edecek, gelmelerini sağlayacaktı. Annesi, 60 mil ötedeki tren yoluna gitmek için bir araba ayarladığını, trende ise 3 ncü sınıfta güzel bir yolculuk yaptıktan sonra Petersburg’a gideceklerini ve onu çok özlediğini yazıyordu.
Raskolnikov “Bu evlilik olmayacak” diye düşündü. Dışarı çıktı ve birkaç saat dolaştıktan sonra yorgun düşüp bir yerde uyukladı. Kötü bir rüya gördükten sonra uyandı. Eve gitti. Saat 7’ye yaklaşıyordu. Saat uygundu. Aşağıdaki baltayı alacak kimseye gözükmeden yaşlı tefeci kadının evine gitti. İçeri girerken onu kimse görmemişti. 2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukarı çıkarken görmemişlerdi.
Tefeci kadının evine girdi ve ona bir kültablası uzattı. Kadın kültablasına bakarken baltayı kafasına indirmişti. Kadının ölü bedeni yerde yatıyordu. İçeri daldı ve dolaptan sadece rehin verilmiş, birkaç parça altını cebine aldı. Yaşlı kadının kız kardeşiyle içeride karşılaştı. Kızın şaşkın bakışları altında baltayla onu da öldürdü. Doğrusu bir kişinin toplumdaki binlerce kişinin refahı ve mutluluğu için ölmesinin bir zararı yoktu. Üstelik bu tefeci kadın çok kötü biriydi. Kapıda birkaç kişi kapıyı vuruyorlardı. Hiç evden çıkmayan tefeci kadının, çıkacağı tutmuştu. Raskolnikov titriyor, dışarı çıkıp her şeyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadı. Dışardakilerden biri kapının içeriden sürgülü olduğunu fark etti. Yaşlı kadına bir şey olduğunun farkına vardılar. İki kişi Kapıcıyı çağırmak için aşağı indi. Bu kaçmak için tam fırsattı, Raskolnikov kapıyı açtı, hızla merdivenlerden inmeye başladı, aşağıdan gürültü gelmeye başlayınca Raskolnikov boyacıların dairesinin kapısının arkasına saklandı ve kapıcı ile üç adam yukarı çıkınca o da dışarı çıkıp değişik bir yoldan eve gitti. Baltayı aldığı yere bıraktı. Çok korkmuştu ve titriyordu. Aldığı mücevherleri ve kıymetli takıları dışarıda bir yerde saklamayı ihmal etmedi.
“2 gün geçti hala uyanmadı” diye düşünüyordu Üniversite arkadaşı Razumikin. Doktor Zozimov hastalığı atıp kendisine geleceğini söylüyordu. Ama Raskolnikov uyanınca arkadaşını ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve dışarı gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanına gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, üstü kapalı her şeyi anlattı. Korktuğunu, endişelendiğini hiç hissettirmedi.
Ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşi Dünya’ nın kendisini beklediklerini gördü. Çocuğun halini gören anne şaşkınlıkla titriyordu. Onu ertesi gün bay Luzbinin geleceği görüşmeye çağırırken korkmuştu. Ertesi gün bay Luzbin onları ziyaret etttiğinde, Raskolnikov haklı çıkmanın gururu ile gülüyordu. Bay Luzbin kız kardeşi çok aşağılamış, onların fakir bir aile olduğunu değerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmuştu. Hemen ardından Raskolnikov “elveda” diyerek evden ayrıldı. İnanamıyordum. Annesi oğlunun bu tavırla doğrusu ağlamaktan başka yapacak bir şeyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasılsa arkadaşı Ramuskin’e onları emanet etmeyi de ihmal etmemişti.
Bay Marmeledov’un cenazesi için evine gittiğinde Sonya’da oradaydı Sonya’ya karşı inanılmaz bir his içindeydi. Ailesi için Sonya’nın yaptığı fedekarlık onun gözlerini büyülemişti. Birkaç gün boyunca Sonya’yı düşündü ve fırsat buldukça onunla konuşmaya çalışarak geçirdi vaktini.
Polis memuru porifiri Raskolnikov’un (Mihailovis adında genç biri cinayeti işlediğini itiraf etmiş olmasına rağmen) cinayet işlediğini biliyor ve onun psikolojik durumunu bildiği için, itiraf etmesi için onu sıkıştırıyor ama tutuklamayacağını söylüyordu. Cinayeti işlediğini Sonya’ya itiraf etmişti. Sonya’da Raskolnikov’a “gidip teslim olmasını, yere kapanıp Allah’tan ve insanlardan özür dilemesini” istiyordu.
Sonuç olarak Raskolnikov vicdanının verdiği acıya dayanamayıp suçunu polise itiraf etti. 1.5 yıldır Sibirya’daydı Raskolnikov. Petersburg’ a, Razumukin ve kardeşi Dunya evlenmişlerdi. Mahkeme Raskolnikov’un iyi hali, parayı kullanmadığı, daha önceki yaşamında verimli bir üniversite öğrenimi yaptığı, fedakar kişiliği ve kendi kendine teslim olmasından dolayı, çok az bir cezayla 8 yıl kürek mahkumiyetine çarptırıldı. Raskolnikov’u Sonya her gün ziyaret ediyordu. Sibirya da ailesi ile sürekli mektuplaşan Sonya, Ramuzkin ve Dunya’nın tek haber kaynağıydı. Raskolnikov,Sonya’nın sevgisi ile hayata bağlandı ve geleceğin planlarını beraber hayal etmeye başladılar.
ESER HAKKINDA:
Suç ve Ceza Dostoyevski’ nin engüzel eserlerinden biridir. Romandaki ana düşünce, başkalarına yapılan suçun cezası mutlaka çekilir esasına dayanmaktadır. Rusya’ nın büyük şehirlerinden birindeki yoksul halkın hayatı dile getirilmektedir. Bu romanını paraya duyduğu ihtiyaç nedeniyle yazdı. Eseri yazmaya başladığı zaman karısı ağır hastaydı.Karısının başucunda beklerken bu şaheserini yarattı. İlk kez, 1886 yılında yayımlandı. Romanın kahramanı Rodion Raskolnikov’ un Rus Faust’ u olduğunu söyleyenler var .Ortak yönleri ikiisnin de yoksul öğrenci ; gururlu ve ihtiraslı olmalarıdır. Her ikisi de üstün zekalarından ötürü duydukları gururla suç işlerler.Kendilerine bağlı bir kadının aşkı ile doğru yolu bulurlar.
SUÇ VE CEZA
crime and punishment
Dört aydır evin kirasını verememişti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun süreden beri hasta olmasına rağmen yaşlı Teteri kadının evine gidebilirdi. Daha önceki yüksüğe 1.5 Ruble veren kadın yeni getirdiği saate baktı ve “1.5 Ruble” dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydı çünkü kata çıkana kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Yaşlı kadın, kız kardeşi ile beraber kalıyordu evde. Çok zengin olmasına rağmen, kız kardeşi hiç miras bırakmayacaktı. Kız kardeşini çoğu zaman döver, onun her işini takip etmesi gerektiğini düşünürdü.
Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldı ve dışarı çıkıp bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasına rağmen taşınıp sohbet etmekten kendini almamıştı. Marmeladov eşini çok seviyordu ve üç çocuğunu da; ama çok içyordu. O kadar ki ailenin geçimi için Sonya fahişelik yapmak zorunda kalmıştı. “Ne kadar fedakar bir kız bu Sonya” diye düşünmekten kendini almamıştı. Raskolnikov Marmeladov ‘un evine gittiklerinde eşi haykırışla onları yumruklamaya başladı. Hep içiyordu ve evdeki 20 Rubleyi götürüp içkiye vermişti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapik’i oraya bırakarak uzaklaştı. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya başladı mektubu. Annesinden gelmişti mektup. Annesi kız kardeşi Dunya’dan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adında çift memurluğu olan 45 yaşındaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onların eşyalarıyla beraber Petersbur’ga gelmesi için yardım edecek, gelmelerini sağlayacaktı. Annesi, 60 mil ötedeki tren yoluna gitmek için bir araba ayarladığını, trende ise 3 ncü sınıfta güzel bir yolculuk yaptıktan sonra Petersburg’a gideceklerini ve onu çok özlediğini yazıyordu.
Raskolnikov “Bu evlilik olmayacak” diye düşündü. Dışarı çıktı ve birkaç saat dolaştıktan sonra yorgun düşüp bir yerde uyukladı. Kötü bir rüya gördükten sonra uyandı. Eve gitti. Saat 7’ye yaklaşıyordu. Saat uygundu. Aşağıdaki baltayı alacak kimseye gözükmeden yaşlı tefeci kadının evine gitti. İçeri girerken onu kimse görmemişti. 2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukarı çıkarken görmemişlerdi.
Tefeci kadının evine girdi ve ona bir kültablası uzattı. Kadın kültablasına bakarken baltayı kafasına indirmişti. Kadının ölü bedeni yerde yatıyordu. İçeri daldı ve dolaptan sadece rehin verilmiş, birkaç parça altını cebine aldı. Yaşlı kadının kız kardeşiyle içeride karşılaştı. Kızın şaşkın bakışları altında baltayla onu da öldürdü. Doğrusu bir kişinin toplumdaki binlerce kişinin refahı ve mutluluğu için ölmesinin bir zararı yoktu. Üstelik bu tefeci kadın çok kötü biriydi. Kapıda birkaç kişi kapıyı vuruyorlardı. Hiç evden çıkmayan tefeci kadının, çıkacağı tutmuştu. Raskolnikov titriyor, dışarı çıkıp her şeyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadı. Dışardakilerden biri kapının içeriden sürgülü olduğunu fark etti. Yaşlı kadına bir şey olduğunun farkına vardılar. İki kişi Kapıcıyı çağırmak için aşağı indi. Bu kaçmak için tam fırsattı, Raskolnikov kapıyı açtı, hızla merdivenlerden inmeye başladı, aşağıdan gürültü gelmeye başlayınca Raskolnikov boyacıların dairesinin kapısının arkasına saklandı ve kapıcı ile üç adam yukarı çıkınca o da dışarı çıkıp değişik bir yoldan eve gitti. Baltayı aldığı yere bıraktı. Çok korkmuştu ve titriyordu. Aldığı mücevherleri ve kıymetli takıları dışarıda bir yerde saklamayı ihmal etmedi.
“2 gün geçti hala uyanmadı” diye düşünüyordu Üniversite arkadaşı Razumikin. Doktor Zozimov hastalığı atıp kendisine geleceğini söylüyordu. Ama Raskolnikov uyanınca arkadaşını ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve dışarı gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanına gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, üstü kapalı her şeyi anlattı. Korktuğunu, endişelendiğini hiç hissettirmedi.
Ertesi gün eve geldiğinde annesi ve kız kardeşi Dünya’ nın kendisini beklediklerini gördü. Çocuğun halini gören anne şaşkınlıkla titriyordu. Onu ertesi gün bay Luzbinin geleceği görüşmeye çağırırken korkmuştu. Ertesi gün bay Luzbin onları ziyaret etttiğinde, Raskolnikov haklı çıkmanın gururu ile gülüyordu. Bay Luzbin kız kardeşi çok aşağılamış, onların fakir bir aile olduğunu değerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmuştu. Hemen ardından Raskolnikov “elveda” diyerek evden ayrıldı. İnanamıyordum. Annesi oğlunun bu tavırla doğrusu ağlamaktan başka yapacak bir şeyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasılsa arkadaşı Ramuskin’e onları emanet etmeyi de ihmal etmemişti.
Bay Marmeledov’un cenazesi için evine gittiğinde Sonya’da oradaydı Sonya’ya karşı inanılmaz bir his içindeydi. Ailesi için Sonya’nın yaptığı fedekarlık onun gözlerini büyülemişti. Birkaç gün boyunca Sonya’yı düşündü ve fırsat buldukça onunla konuşmaya çalışarak geçirdi vaktini.
Polis memuru porifiri Raskolnikov’un (Mihailovis adında genç biri cinayeti işlediğini itiraf etmiş olmasına rağmen) cinayet işlediğini biliyor ve onun psikolojik durumunu bildiği için, itiraf etmesi için onu sıkıştırıyor ama tutuklamayacağını söylüyordu. Cinayeti işlediğini Sonya’ya itiraf etmişti. Sonya’da Raskolnikov’a “gidip teslim olmasını, yere kapanıp Allah’tan ve insanlardan özür dilemesini” istiyordu.
Sonuç olarak Raskolnikov vicdanının verdiği acıya dayanamayıp suçunu polise itiraf etti. 1.5 yıldır Sibirya’daydı Raskolnikov. Petersburg’ a, Razumukin ve kardeşi Dunya evlenmişlerdi. Mahkeme Raskolnikov’un iyi hali, parayı kullanmadığı, daha önceki yaşamında verimli bir üniversite öğrenimi yaptığı, fedakar kişiliği ve kendi kendine teslim olmasından dolayı, çok az bir cezayla 8 yıl kürek mahkumiyetine çarptırıldı. Raskolnikov’u Sonya her gün ziyaret ediyordu. Sibirya da ailesi ile sürekli mektuplaşan Sonya, Ramuzkin ve Dunya’nın tek haber kaynağıydı. Raskolnikov,Sonya’nın sevgisi ile hayata bağlandı ve geleceğin planlarını beraber hayal etmeye başladılar.
ESER HAKKINDA:
Suç ve Ceza Dostoyevski’ nin engüzel eserlerinden biridir. Romandaki ana düşünce, başkalarına yapılan suçun cezası mutlaka çekilir esasına dayanmaktadır. Rusya’ nın büyük şehirlerinden birindeki yoksul halkın hayatı dile getirilmektedir. Bu romanını paraya duyduğu ihtiyaç nedeniyle yazdı. Eseri yazmaya başladığı zaman karısı ağır hastaydı.Karısının başucunda beklerken bu şaheserini yarattı. İlk kez, 1886 yılında yayımlandı. Romanın kahramanı Rodion Raskolnikov’ un Rus Faust’ u olduğunu söyleyenler var .Ortak yönleri ikiisnin de yoksul öğrenci ; gururlu ve ihtiraslı olmalarıdır. Her ikisi de üstün zekalarından ötürü duydukları gururla suç işlerler.Kendilerine bağlı bir kadının aşkı ile doğru yolu bulurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder